Netanyahu, Suriye’de kaybolan Amerikalı gazetecilerin bulunabileceği yerlere “vurmayacağına” söz verdi
Amerikalı gazeteci Austin Tice, 12 yıl önce Suriye’de ortadan kaybolmuştu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 17 Aralık Salı günü yazdığı mektupta, Suriye’de kaybolan gazeteci Austin Tice’nin annesine hitaben, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF), oğlunu bulabileceği olası yerleri bombalamayacağı sözünü verdi. . .
İsrail başbakanı, Tice’in annesi Debra Tice’e “Lütfen güçlü olun” tavsiyesinde bulundu ve “Oğlunuz Austin’in durumu ve hayatıyla ilgili endişelerinizin derinliğini hayal bile edemiyorum.”
“IDF bölgede aktif değil”
Amerikan medya kuruluşu Axios’un Netanyahu mektubunda, “İsrail ve istihbarat servislerinin konuyla ilgili Amerikan yetkilileriyle tam koordinasyon içinde olduğunu ve İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Austin’in bulunabileceği bölgede aktif olmadığını lütfen unutmayın” dedi. bir kopyasını paylaştı.
Mektubun son bölümünde “Yalnız olmadığını bil” diyor ve Austin Tice için şunları söylüyor: “Onun hakikate olan bağlılığı ve Suriye’deki savaşa ışık tutması birçok insana ilham verdi.”
ABD hükümeti ve sivil toplum kuruluşları, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın 8 Aralık Pazar günü devrilmesinin ardından kayıp gazeteciyi arama çalışmalarına “acilen” yeniden başladı.
Başkan Joe Biden yönetiminin, Tice’nin hayatta olduğu ve Esad dönemindeki birçok hapishaneden birinde tutulabileceği varsayımıyla hareket ettiği bildirildi.
Austin Tice, 2012 yılında Suriye’nin başkenti Şam’ın güney mahallelerinde haber yaparken kaçırılmıştı ve Eylül 2012’de gözleri bağlı olarak çekilmiş 47 saniyelik videosu yayımlanmıştı. Ekim 2012’de ABD’li bir yetkili, gazetecinin Suriye hükümeti tarafından tutuklandığını söyledi.
Tice, Suriye’de Washington Post, CBS ve diğer medya kuruluşlarında serbest gazeteci olarak çalışıyordu.
Ne oldu?
Suriye’de 13 yıldır devam eden iç savaş, HTŞ ve diğer muhalif grupların son 12 günlük operasyonu sonrasında Esad ailesinin 54 yıllık, Baas Partisi’nin ise 61 yıllık iktidarının sona ermesiyle sona erdi.
Ülkenin kuzeybatısındaki İdlib’de yer alan ve yaklaşık 4 milyon nüfusu yönettiği söylenen HTŞ tarafı, sabah saatlerinde Şam’da Suriye hükümeti ve ordusuna yönelik “saldırıya karşı caydırıcılık” kampanyası başlattı. Çarşamba Kasım. 27 Ocak’ta Türkiye’nin de desteklediği Suriye Ulusal Ordusu’nun (SMO) yardımıyla Rad’ul Udvan Harekatı başlatıldı.
Hızla ilerleyen muhalifler, 28 Kasım’da Halep’i Şam’a bağlayan otoyolu keserek, aynı gün 46. Alayın üssünü ve en az 8 köyü ele geçirdi.
29 ve 30 Kasım’da ülkenin ikinci büyük şehri Halep muhaliflerin elindeydi. Bu gelişmenin ardından Rus ve Suriye savaş uçakları, 2016 yılından bu yana ilk kez 2024 yılında muhaliflerin eline geçtiği düşünülen mevzileri bombaladı.
HTŞ kontrolündeki muhalif gruplar 4 Aralık’ta Hama’yı, 7 Aralık’ta Humus’u ve 8 Aralık’ta Esad’ın ülkeyi yönettiği Şam’ı ele geçirdi.
Bu gelişmelerin ardından Esad, Rusya’nın “insani nedenlerle” tanıdığı sığınma hakkı kapsamında ailesiyle birlikte Moskova’ya uçtu.
Gerçek adı Ahmed Hüseyin el-Şara olan HTŞ lideri Colani, aynı gün Suriye devlet televizyonunda Esad’ı devirdiğini duyurdu.